Espressolab

Türkiye’nin yerli kahve zincirlerinden biri olan Espressolab, son haftalarda yaşanan gelişmelerin ardından ekonomik anlamda ciddi bir daralma yaşadı. Özellikle siyasi zeminde başlayan boykot çağrılarının ardından şirketin cirosunda %22 oranında bir düşüş yaşandığı bildirildi. Espressolab’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Esat Kocadağ tarafından yapılan açıklamalarda, bu durumun sadece bir ticari sorun değil; aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir mesele olduğu vurgulandı.

Peki bu süreç nasıl başladı? Yerli bir girişimin dünya çapında büyüme yolculuğunda neden bu tür engellerle karşılaşabiliyor? Tüm bu sorulara ve yaşanan gelişmelere bu yazımızda detaylı şekilde yer veriyoruz.


Boykot Süreci Nasıl Başladı?

19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, kamuoyunda büyük yankı uyandıran boykot çağrıları başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bazı markaları hedef göstererek yaptığı açıklama sonrası, sosyal medyada yerli ve yabancı birçok firmaya yönelik “tercih etmeme” kampanyaları başlatıldı.

Bu süreçte Espressolab da dolaylı yoldan hedef alınan markalardan biri oldu. Şirketin herhangi bir siyasi bağlantısı veya açıklaması bulunmadığını iddia etmesine rağmen, markanın bazı kesimlerce sosyal medya üzerinden hedef gösterilmesi, özellikle genç tüketici kitlesi arasında etkili oldu.


Ciroda Yüzde 22 Düşüş

Espressolab Yönetim Kurulu Başkanı Esat Kocadağ’ın açıklamasına göre, boykot sürecinin ardından şirketin cirosunda %22 oranında bir düşüş yaşandı. Bu düşüş, zincirin özellikle üniversite kampüsleri ve büyükşehirlerdeki mağazalarında net şekilde hissedildi. Kocadağ yaptığı açıklamada, “Yerli bir markanın bu şekilde dışlanması gerçekten anlaşılır gibi değil. Oysa biz bu ülkenin kahvesini, işçisini ve girişimcisini temsil ediyoruz” dedi.

Ayrıca, bazı yabancı kahve zincirlerinin çalışanlarının bu durumu alkışladığına dair açıklamaları da dikkat çekti. Kocadağ, “Rakip bir marka çalışanlarının ‘Bugün Espressolab’ı geçtik’ diyerek birbirini alkışlaması, yerli bir girişime karşı sergilenen bu tavrın düşündürücü olduğunu gösteriyor,” ifadelerini kullandı.


Espressolab’ın Büyüme Yolculuğu

Espressolab, 2014 yılında bir üniversite kampüsünde kuruldu. Bugün ise 15 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir kahve zinciri konumunda. Toplamda 360 mağazası bulunan markanın %93’ü franchising modeliyle farklı girişimciler tarafından işletiliyor. Bu yönüyle, Espressolab sadece bir marka değil, aynı zamanda birçok girişimcinin geçim kaynağı ve yatırım alanı.

Kahve sektöründe genellikle yabancı markaların hakim olduğu bir pazarda, yerli bir girişimin bu ölçekte büyüyebilmiş olması önemli bir başarı hikâyesi olarak öne çıkıyor.


Yerli Markalara Yaklaşım Tartışması

Espressolab’ın yaşadığı süreç, Türkiye’de yerli markaların nasıl algılandığına dair önemli bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Global markaların zaman zaman kamuoyunda daha olumlu bir algıya sahip olması, yerli markaların ise küçük bir söylem veya paylaşım nedeniyle çok daha kolay hedef haline gelmesi dikkat çekiyor.

Esat Kocadağ’ın da belirttiği gibi, “Yabancı markalar söz konusu olduğunda çoğu zaman hoşgörülü davranılıyor. Ancak yerli bir marka bir şekilde hedef haline geldiğinde, işler tamamen değişiyor.”


Espressolab

Sonuç: Ekonomik Etki ve Toplumsal Algı

Espressolab’ın %22’lik ciro kaybı, sadece bir şirketin yaşadığı mali zararı değil, aynı zamanda toplumun tüketim alışkanlıklarının, algılarının ve politik gerilimlerin ekonomiye etkisini de gözler önüne seriyor. Boykot çağrılarının vicdani, ekonomik ve toplumsal etkileri geniş çapta değerlendirilmesi gereken bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.

Marka, büyüme yolculuğunu sürdürmeye devam ederken, yaşanan bu tür sosyal kırılmaların yerli ekonomiye olan dolaylı etkileri konusunda kamuoyunun daha duyarlı olması gerektiği yönünde çağrılarda bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir